Şimdiki adıyla Süper Lig
olan Türkiye 1.Futbol Ligi’ne yükseldiği 1974-75 sezonunun ilk yarısında, 08 Eylül 1974 günü Trabzon’da oynanan ve
Fenerbahçe’nin Ender Konca’nın attığı golle rakibin 1-0 mağlup ettiği maçta
başlamıştı herşey..
Şimdilerdeki “fırıldak
dümbeleklerin” söylediği ve “herşey 3 Temmuz süreciyle başladı”
yalanlarına
inat şekilde, Trabzon’da oynanan hemen her sezonda Fenerbahçe’ye karşı şiddet,
kin, öfke ve hatta “ölüm tehditleri” vardı.
Meraklıları, aşağıdaki linkten
bakabilirler.
14 Mart 2014 günü
yazmışız..
http://dobrayorum.blogspot.com.tr/2014/03/yalanlar-ve-gercekler-iste-belgeler.html
Şampiyonluk yürüyüşüne
devam etmek isteyen Fenerbahçe’nin bu akşam Trabzon’da kazanması gerekiyordu ve
buna göre de bir oyun ortaya koydu.
Volkan Demirel’in maçtan
sonra değindiği gibi, Trabzonspor’un sahaya ofansif bir kadro ve 4-4-2 sistemi
ile çıkması, aslında Fenerbahçe için bulunmaz bir nimetti.
Zira Fenerbahçe’nin kanat
oyuncuları hızlı, rakibini ekarte edip geçebilen ve içeriye katederek orta
sahayı kalabalıklaştıran bir oyun sistemi var.
Forvet hattında Robin Van
Persie gibi son haftalarda forma girmiş bir oyuncusu, yine aynı şekilde Diego
Ribas’ın yokluğunda O’nun bölgesinde oynayan, egoistlikten uzaklaşmış bir Nani
var.
Hal böyle olunca da
galibiyet, Fenerbahçe’ye daha yakındı.
10 gün önce Galatasaray’ın
da aslında aynı akibete uğraması kaçınılmazdı.
Ama işte o akşam,
kaçırılmayacak goller kaçtı ve Fenerbahçe, sahadan beraberlikle ayrılmıştı.
Trabzon’da Fenerbahçe’nin
kazanmasından çok, çıkan olaylar üzerinde durmamız gerekiyor.
Yukarıda da bahsettiğimiz
gibi 08 Eylül 1974 günü başlayan olaylar, sırasıyla
17 Eylül 1978 de sahaya
atlayan “silahlı bir kişinin güvenlik güçlerince yakalanmasıyla,
14 Nisan 1985 te Fenerbahçe otobüsünün Trabzon
havaalanına giderken “kurşunlanmasıyla”
08 Şubat 1987 de “Fenerbahçeli futbolcuların
saha içerisinde mahsur kalmasıyla”
28 Mart 1992 de Fenerbahçeli Semih Yuvakuran’ın,
“saha içerisinde taraftarların darbına uğramasıyla”
17 Ekim 1992 de
Fenerbahçeli oyuncuların “sahada mahsur kalmaları ve 46 kişinin gözaltına alınmasıyla”
05 Mayıs 1996 daki malum
maçtan önce ve sonra yaşanan saha dışı olaylarıyla,
11 Şubat 1998 de,
Fenerbahçe Teknik Direktörü Otto Bariç’e atılan taşın, dönemim Futbol
Federasyonu Başkanı tarafından “magnumla mı ateş ettiler?” diyerek hafife
alınmasıyla,
16 Ekim 1992 de,
Fenerbahçeli 500 taraftarın saha dışından atılan taşlarla tribünde yaralanması
ve polisin çareyi, Fenerbahçe taraftarını saha içerisine indirmesiyle,
15 Ağustos 2003 te yine
aynı şekilde Fenerbahçe taraftarına saha dışından atılan taşlar nedeniyle çok
sayıda yaralının olması ve polisin yine tribünü, üstelik te maç devam ederken boşaltmasıyla,
29 Nisan 2006 da maç
oynanırken saha dışından atılan taşlar nedeniyle Fenerbahçeli taraftarların,
kendilerini siper etmek için koltukları kırıp başları üzerine almasını, LİG TV
muhabiri Melih Şendil’in “Fenerbahçe taraftarı, yağmurdan korunmak için
koltukları kırdı, başları üzerine aldı” diye hafife alarak olayı çarpıtmasıyla,
26 Kasım 2006 da
Fenerbahçe Teknik Direktörü Arthur Zico’nun, yedek kulübesinde “taşlanmasıyla”
Ve son olarak ta 14 Mart 2014
günü yine kale arkası tribünlerinin koruyucu demirlerinin yıkılarak
Fenerbahçeli oyunculara fiziki müdahalede bulunmasının canlı yayında ekranlara
yansımasıyla devam eden olaylar,
Bu akşam maalesef ki “çirkinlikte
nirvana yapmıştır.”
Türkiye’de belki de Süper
Lig seviyesinde ilk defa bir maçta, maçın hakemleri taraftarlar tarafından “resmen
dövülmüştür.”
Yukarıda kronolojik
olarak zikrettiğimiz bütün bu maçlar, “3 Temmuz sürecinden öncedir.”
O halde bu olayları bu
noktalara getirenler kimlerdir ve “ASIL SORUMLULAR” kimdir?
Mesela 6 Mayıs 2012 günü
oynanan Süper Final maçından sonra havaalanına giden Fenerbahçe kafilesini
taşıyan otobüsün içerisinden canlı yayın yapan, FBTV Editörü Fatih Demirkol’un,
canlı yayında “dışarıda bir taraftarın elinde silah olduğunu” Türkiye’ye
aktarmasını tiye alarak, Kanaltürk TV’de program yapan ve “ya yok böyle bir şey,
saçmalık” diye olayı kapatan TV yorumcularının hiç mi suçu yoktur?
Veya her maç öncesinde
kendi camialarına şirin görünmek için olmadık laflar eden yönetici-futbolcu-“etkisiz
yetkililerin” hiç mi suçu yoktur?
Listeyi çoğaltabiliriz.
Ama bir gerçeği
değiştiremeyiz.
Trabzon’da Fenerbahçe’ye
yapılan bu kin ve öfke seansları, ilk değildir, bu gidişle son da
bulmayacaktır.
4 Nisan 2015 günü
Akçaabat’ta Fenerbahçe kafilesini taşıyan otobüse yapılan silahlı saldırıya,
devletin valisi “taş gelmiştir” diye resmi açıklama yapabiliyorsa eğer,
Ve olaydan 1 yılı aşkın
süre geçmesine rağmen bütün yetkililer, resmen 3 maymunu oynuyorlarsa eğer,
Kimse bu olayların son
bulmasını beklemesin.
Canını kurtaran
kahramandır bu ülkede..
Son bir not..
Yukarıda tarihsel
listesini verdiğimiz ve Fenerbahçe’ye yapılan saldırıların olduğu 12 sezonun 10 unda Fenerbahçe, sezon sonu ŞAMPİYON olmuş..
Böyle de enteresan bir
durum var.
Darısı bu sezona..