Fenerbahçe, son
haftalarda oynadığı futbolla lig yarışına yeniden ortak olmak isterken, UEFA
Avrupa Ligi’nde de bu akşam aldığı galibiyetle yeniden söz sahibi konumuna
geldi, gruptan çıkma adına.
Maçtan önce iki hafta
önce İngiltere’de oynanan maçta olmayan ancak bu akşam sahada olan Moussa Sow
ve özellikle de Jeremain Lens’ten çok çok şeyler bekliyordu Fenerbahçe
taraftarı.
Her iki oyuncu da hem
oynadıkları futbolla, hem de attıkları jeneriklik gollerle maça da damga
vururken, İngiliz devi Manchester Unıted, yine bir Kadıköy akşamında hüsran
yaşadı.
Gururlu ve mağrur
Mourinho ile Zlatan İbrahimoviç, Kadıköy’de Fenerbahçe ile bir kez daha
tanışırken, İbrahimoviç’in maçta yaptığı ahlak dışı davranışlar ise, Fenerbahçe
taraftarının tepkisini çekti ve maç sonuna kadar da bu tepki devam etti.
2007-08 sezonunda dönemin
kalburüstü takımı İnter ile İstanbul’a gelen İbrahimoviç, o maçta da
tribünlerin büyük tepkisini çekmiş ve bir varlık gösterememişti.
Bu akşam da kaderine razı
geldi kısacası.
Fenerbahçe, son
haftalarda oynadığı olumlu oyunla bu maç öncesi favori olmasa da kolay lokma
değildi en azından.
Ancak gruptan çıkma adına
da kendi sahasındaki maçları kazanmak zorunda olduğunu biliyordu oyuncular.
İşte bu inançla sahaya
çıktıklarında, maçın daha başında Moussa Sow’un en iyi yaptığı işlerden birisi,
sırtı kaleye dönükken tek ayak üzerine yaptığı kendine özgü rövaşata ile
Kadıköy çok erken ayağa kalkarken, erken gol de Manchester Unıted’in bütün oyun
planlarını bozdu.
Yetmedi, bir de Pogba
erken sakatlanarak oyun dışı kalınca, Fenerbahçe orta alanda en azından
rakibiyle mücadele etme şansı yakaladı.
Ancak bütün takım olarak
topun arkasına geçen Fenerbahçe, ilk yarının son bölümüne kadar topu tutmakta
ve oyun kurmakta da zorluk çekti.
Bunda hem Manchester’in
İbrahimoviç’i oyuna alması, hem de orta alanda Alper Potuk’un çok top kaybıyla
oynaması etkiliydi.
Üstüne üstlük bir de
defanstan çıkarken kaptırılan toplar ve pas hataları da Fenerbahçe’nin ileride
çoğalmasına ve olgun atak geliştirmesine engel oldu.
İlk yarıda Fenerbahçe
savunması, özellikle de Sktrel ile rakibine gol izni vermezken, Sktrel’in
Rooney’in önünden aldığı top, tıpkı Feyenoord maçının son anlarında kaleye
giden topa yaptığı hamleyi hatırlattı.
İkinci yarıda da
Fenerbahçe kontrollü oynamayı ve yakaladığı kontraatakları değerlendirmek
isteyen bir oyun anlayışı içerisindeydi.
Orta alanın yılmaz
savaşçısı Mehmet Topal, ileriye çıktığı zamanlarda etkili olan bir oyuncu.
Maç içerisinde az ama öz
çıkıyor.
Bu akşam da öyle oldu.
İleriye çıktığı bir anda
kazandırdığı frikikte, Lens’in verdiği falso ve attığı gol, tıpkı 1998 Dünya
Kupası’nda Roberto Carlos’un Fransa’ya attığı golü hatırlattı bizlere.
Neresinden bakarsanız
bakın, o bölgeden öyle bir vuruş yapmak çok zordur.
Ancak Lens, mükemmel bir
falsoyla topu barajın adeta çevresinden
dolaştırarak kaleye sokmayı başardı.
2-0 öne geçtikten sonra
Fenerbahçe, Volkan Şen-Emenike değişikliğine gitti.
Aslında bu değişikliğin
nedeni hem Emenike’nin süratinden faydalanmak, hem de sağ kanatta yorulan
Volkan Şen’in yerine Moussa Sow takviyesini koyarak, defansif anlamda da bir
tedbirdi.
Her ikisi de tuttu kalan
dakikalar içerisinde.
Ama tutmayan, Emenike’nin
bir türlü %100 gol olacak 3 pozisyonun golle sonuçlanmamasıydı.
Özellikle Jeremain Lens’in
69.dakikada sağ kanattan kale sahası içerisine gönderdiği topta, pozisyonun
gelişimini dikkatle izlediğimizde Emenike önce öne doğru hareketleniyor, aniden
karar değiştirerek arka direğe koşu yapıyor. Bu esnada da Lens topu kavisli
gönderince topa yetişemiyor ve boş kaleye golü kaçırıyor.
İşte Emenike’nin bu
savruk ve golden uzak oyun anlayışı, hemen her maçta böyle nüksediyor.
O pozisyonda başka bir
forvet oyuncusu olsa, mesela ilk Manchester maçında Robin Van Persie’nin attığı
gol, Emenike’nin pozisyonundan daha da zordu.
Çünkü önünde iki rakibi
varken aralarına girerek golü atmıştı.
Hem de Emenike’nin ilk
maçta attığı pas, Lens’in pası kadar yumuşak ve yerden de değildi.
Havadan ve sert gelen
topu Robin Van Persie, doğru koşu ve zamanlamayla gol yapabiliyorken, Emenike
bu beceriden yoksun.
Emenike’nin kaçırdığı
gollerin üzerinde bu kadar durmamızın nedeni ise, gruptaki maçlar sonunda
Manchester Unıted ile Fenerbahçe’nin olası puan eşitilikleri durumunda ortaya
çıkacak sıralamanın, Manchester lehine olmasıdır.
Zira ilk maçta
deplasmanda rakibine 4-1 mağlup olan Fenerbahçe, eğer İstanbul’da rakibini 3-0
mağlup edebilseydi, “gizli bir puanın sahibi olacaktı.”
Ve bu gizli bir puan da
maçlar sonunda Fenerbahçe’yi yukarı taşıyacaktı.
Nihayetinde Fenerbahçe,
kazanmak zorundaydı ve kazandı.
Şimdi sırada ve asıl
hedef olan lig var.
Akhisar deplasmanında da
umarız ki bu doğru oyun ve son haftalardaki galibiyet serisi devam eder.
Çünkü artık bu
haftalardan sonra kaybedilecek her puanın, telafisi de gerçekten zor.
Stat: Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi
Hakemler: Milorad Mazic, Milovan Ristic, Dalibor Djurdjevic (Sırbistan)
Fenerbahçe: Volkan Demirel, Şener Özbayraklı, Kjaer, Skrtel, Hasan Ali Kaldırım, Mehmet Topal, De Souza, Alper Potuk (Dk. 82 Neustaedter), Lens, Volkan Şen (Dk. 68 Emenike), Sow (Dk. 87 İsmail Köybaşı)
Manchester United: De Gea, Darmian, Rojo, Blind, Shaw, Schneiderlin (Dk. 46 Mata), Herrera, Pogba (Dk. 30 Ibrahimovic), Rashford (Dk. 61 Mkhitaryan), Martial, Rooney
Goller: Dk. 2 Sow, Dk. 59 Lens (Fenerbahçe), Dk. 89 Rooney (Manchester United)
Sarı kartlar: Dk. 12 Schneiderlin, Dk. 18 Herrera, Dk. 73 Mata (Manchester United), Dk. 43 Volkan Demirel, Dk. 55 Alper Potuk, Dk. 71 Skrtel, Dk. 84 Şener Özbayraklı, Dk. 90+5 De Souza (Fenerbahçe)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder