Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

18 Ağustos 2013 Pazar

Torku Konyaspor : 3 - Fenerbahçe : 2 (Spor Toto Süper Lig 1.hafta maçı) HANGİSİ GERÇEK FENERBAHÇE ? İLK YARI MI İKİNCİ YARI MI?



Lig başladı.

Hayrolsun.

Fenerbahçe, Konya deplasmanına çıktı, ona da hayrolsun.

Emre golü attı, Mursi'ye selam gönderdi, Emre'ye de selam olsun, Mursi'ye de.

Peki ya sonrası?

Geçen sezon Aykut Kocaman için, kocaman kocaman cümlelerle eleştiri yazıları yazıp, ekranlarda gerdan kıranlar, şimdilerde Ersun Yenal için bu "methiyelere erken" başladılar.

Aslında bu akşamki maç, Fenerbahçe ile Konyaspor arasında değil, Fenerbahçe ile Teknik Direktörü Ersun Yenal arasındaydı.

Öyle değişikliklerle "maça damgasını vurdu ki" akıl alacak değil.

Neyse sırayla gidelim.

Cezalılar Volkan Demirel, Bruno Alves, Raul Meireles, sakatlar Mehmet Topal ile Gökhan Gönül'ün eksiklikleriyle Konya'ya giden Fenerbahçe kafilesinde, yabancı kontenjanından dolayı da Kadlec te yoktu kadroda.

Olanlar ise sahadaydı.

Hollanda'dan "tek gözüyle dönen" Kuyt, takımla birlikte 2 antranmana çıkarak kafileye dahil olan yeni transfer Emenike maça çıkarken, kaleci Mert Günok belki de son oynadığı 2 maçın da açık ara kahramanıydı.

Maça Fenerbahçe hızlı başladı.

Defansta topu eveleyip gevelemeden hızlıca Konyaspor sahasına giderken, özellikle Emre Belözoğlu ve Alper Potuk, orta saha oyuncusunun nasıl oynaması gerektiğinden dersler verdi, bir diğer orta saha oyuncusu olan "16 numaraya."

İleride Emenike'nin olmasının da getirdiği özgüvenle bütün toplar hemen ve aceleyle ileriye taşınırken, Emenike ile kaleye gitmesi düşünüldü.

Kısmen de başarılı olundu bu düşünceyle.

Mesela Yobo'nun attığı golden önce Emenike'ye atılan topu Emenike'nin sıfır noktasına kadar taşıyıp kaleciden topun kornere gitmesinin ardından gelen Fenerbahçe golü.

Penaltı golünden önce geliştirilen atakta da aynı düşünceyi görebiliyoruz.

Veya Tolga Özkalfa'nın "çatır çatır yediği" Emenike'nin tost yapılıp üzerine bir de ketçap dökülerek yerlere serildiği penaltı pozisyonundaki düşünceye bakın, yukarıdaki tezimizi görürsünüz.

Bütün bunlara rağmen ilk yarıda Fenerbahçe, tartışmasız şekilde sahanın ve oyunun hakimiydi.

Sağdan Mehmet Topuz ve Kuyt, soldan Hasan Ali ve Sow, ortadan Emenike, geriden gelen Alper Potuk ve Emre Belözoğlu, bütün topları olumlu şekilde kullandı, olumlu düşündüler.

Emre Belözoğlu, Fenerbahçe kariyerindeki en iyi futbollarından birisini oynadı.

Bütün açıkları tamamladı, bütün gücünü sahaya yansıttı, bir asist bir golle "Mursi'ye selam" gönderdi.

Aman Türkiye'deki darbe zihniyeti duymasın, yoksa futbolda siyasi düşünce yoktur ilkesinden hareketle Emre, yarın PFDK'ya sevkedilir.

Kaleci Mert Günok, son 2 maçta kurtardığı goller sayesinde artık daha fazla özgüvenli oynuyor.

Defansta Yobo, ilk yarıda iyi, ikinci yarıda vasat, partneri Bekir İrtegün ise yine mücadelesini sahaya yansıtırken, ikinci yarıdaki alaboradan O da nasibini aldı.

İkinci yarıda da durum aynı şekilde devam ederken, Ersun Yenal faktörü devreye girdi.

Anlaşılmaz şekilde oyuncu değişikleriyle maçı adeta Fenerbahçe'nin elinden aldı, Konyaspor'a ikram etti.

Önce, sahada kaldığı süre içerisinde orta sahadaki mücadelesini sonuna kadar devam ettirerek hırsıyla "abilerine" mihmandarlık yapan Alper Potuk'u oyundan aldı, yerine Salih Uçan'ı koydu.

Sonra da, sahanın en profesyonel ismi olan, oynadığı bütün maçlarda hırsıyla arkadaşlarını cesaretlendiren, Hollanda'dan sakat dönmesine rağmen özgüvenle sahaya çıkan ve oynadığı süre içerisinde de Mehmet Topuz'a yardımcı olan Kuyt'u oyundan alarak, yerine belki de hayatında ilk defa sağ açık oynamak zorunda kalan Webo'yu, asıl mevkisinin çok çok uzağına atan Ersun Yenal, belki de maçı 58.dakikada Konyaspor'a verdi.

Kadrosunda 6 tane lige çıkan kadrosundan oyuncuyla sahaya çıkan, ilerleyen dakikalarda ise bu sayıyı 7 ye çıkartan Konyaspor, ikinci yarıda oynadığı futbolla resmen Fenerbahçe'yi sürklase etti.

Öyle ki ikinci yarıdaki topla oynama oranlarında %66 ya, %34 lük oranı tutturdu.

Geçen yıl Fenerbahçe'nin en büyük özelliklerinden birisi, topu ayağa oynaması ve maçın skoru ne olursa olsun topa daha fazla sahip olmasıydı.

Maç sonlarındaki istatistiklerde pas yüzdesini incelediğimizde bunu rahatlıkla görebiliyorduk.

Halbuki bu akşam Konyaspor maçı sonrası pas istatistiğine baktığımızda Fenerbahçe'nin, geçen yıl ortalama 450 olan maç başı pas oranının neredeyse yarısında kaldığını gördük.

Bu rakam da 230 du.

Hal böyle olunca da topu kazanabilmek adına sürekli bir güç ve efor sarfeden futbolcular, ne yazık ki bu güçlerini dengeli kullanamadıklarından dolayı sahadan mağlup ayrıldılar.

Gökhan Gönül'ün olmadığı maçlarda sağbek oynamak zorunda kalan Mehmet Topuz'un istikrarsız oyunu, maalesef ki bu akşam da devam etti.

İlk yarıda rakibini iyi kontrol eden Mehmet Topuz, ikinci yarıda ise Erdal Kılıçaslan karşısında oldukça zorlandı, yaptığı pas ve kademe hatalarıyla ön plana çıkarken rakibin teknik ekibine de çözülüşün şifresini verdi.

Elbette ki bunda Ersun Yenal'ın da katkısı büyüktü.

Zira Kuyt-Webo değişikliği sonrası Webo'nun alışkın olmadığı bölgede oynamak zorunda kalması da, Fenerbahçe sağ kanadının çözülmesine neden oldu.

Bir diğer değişiklik Salih Uçan ise, tıpkı geçen sezon İstanbul'da 46 maç sonra mağlup olunan Antalyaspor maçının son anlarında kaptırdığı ve Antalyaspor'un 3.golü atmasına neden olduğu maç gibi, son derece şanssız bir maç çıkardı oyunda kaldığı süre içerisinde.

Önce kaptırdığı topla penaltıya neden oldu, sonra ise 3.gol öncesi nizami mücadelede faul bekleyerek Konyaspor golünün hazırlayıcısı oldu.

Salih Uçan'daki yetenekleri hepimiz biliyor ve takdir ediyoruz.

Ancak futbol, yetenek işi değil, mücadele işidir.

Ve de Salih Uçan'ın bu sezon, Fenerbahçe'deki 2.sezonu.

Mutlaka bu gerçeği öğrenmiş olmalı ve de öğrenmek zorunda.

Gençtir, olur böyle hataları deyip geçelim.

Yeter ki tekrarları olmasın.

Yeni transfer Emenike ise, skor 2-1 Fenerbahçe lehineyken karşı karşıya kaçırdığı %100 gol pozisyonuyla belki de maçın kaderini çizen ikinci isimdi.

Fenerbahçe orta sahasının "yumuşak bebeği Baroni" ise, artık Fenerbahçe defterini ne zaman kapatır bilemeyiz ancak bu oyun anlayışıyla lütfen artık kulübede otursun.

Kendisine verilen görev, yıllardır Baroni'ye bir gömlek üstün geliyor maalesef.

Ne ofansa yardımda etkili, ne de defansta var.

Nitekim taç atışından gelen topu kontrol edip golü atan Ali Çamdalı'ya yaptığı "gölge markajı" bu takımda yapacak çok "yedek oyuncu" var.

Raul'un cezasının bitmesini bu yüzden dört değil, ondört gözle bekliyoruz.

İnşallah Yenal da bekler bizim gibi.

Nihayetinde uzun soluklu bir lige mağlubiyetle başladı Fenerbahçe.

Elbette ki ilk maçta mağlup olmak çok ta önemli değil 3 puanlı sistemde.

Yeter ki takım, ileriki haftalar için umut versin.

Ve de yeter ki geçen sezon başında yaşanan "deplasman fobisi" bu sezon başında yaşanmasın.

Unutulmasın ki geçen sezon deplasmandaki ilk galibiyet, 11.haftada Akhisar Belediye deplasmanında gelmişti ve o haftaya kadar kaybedilen puanlarla zaten şampiyonluk ta kaybedilmişti.

Umarız bu sezon böyle başlamaz.

Stat: Konya Büyükşehir Belediyesi


Hakemler: Tolga Özkalfa, Adil Sinem, Serkan Akarca

Torku Konyaspor: İtandje, Abdülkerim Bardakçı (Dk. 46 Mehmet Uslu) Selim Ay, Ali Çamdalı, Erdal Kılıçaslan, Kibong (Dk. 69 Recep Aydın), Thorvaldsson, Borek, Ali Turan, Kakolovic, İshak Çakmak (Dk. 46 Ömer Ali)

Fenerbahçe: Mert Günok, Hasan Ali Kaldırım, Bekir İrtegün, Yobo, Sow, Kuyt (Dk. 62 Webo), Cristian, Emre Belözoğlu, Alper Potuk (Dk. 58 Salih Uçan), Emenike, Mehmet Topuz

Goller: Dk. 16 Yobo, Dk. 27 Emre (Penaltıdan) (Fenerbahçe), Dk. 76 Borek, Dk. 78 Ali Çamdalı, Dk. 86 Recep Aydın (Torku Konyaspor)

Sarı kart: Dk. 42 Alper (Fenerbahçe) , Dk. 57 Ali Turan (Torku Konyaspor)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder