Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Eyüp Sultan Türbesi'nden "insan" (!) manzaları !!



 İstanbul'un manevi anlamda gerçek fatihidir Ebû Eyyüb El Ensari Hz.

Bir diğer ismiyle Halid Bin Zeyd Hazretleri.

Peygamber Efendimiz'in, İstanbul'un fethini müjdelediği "Kostantin elbet bir gün fethedilecektir, O'nu fetheden asker ne güzel asker, O'nu fetheden komutan ise ne güzel komutandır." hadis-i şerifine mazhar olmak amacıyla, 92 yaşında, torununun komutanlığını yaptığı orduyla birlikte İstanbul surları önüne gelerek, İstanbul'da şehit düşen, şehit olmadan önce ise "Benim naaşımı, götürebildiğiniz kadar ileriye götürün" diyerek surlara daha yakın olmayı, dolayısıyla da Kostantin'in fethini askerlere ve O'ndan sonra gelecek nesillere işaret eden, Peygamber Efendimiz'i hicret sonrası Medine'de 7 ay evinde misafir olarak bütün hizmetlerini bizzat kendisi gören, vahiy katipliğini yapan, "Mihmandar-ı Rasulüllah" ünvanını alarak Peygamber Efendimiz'in "bayraktarlığını" yapan büyük sahabidir Ebû Eyyüb El-Ensari Hazretleri.

Dolayısıyla İstanbul'un "manevi fatihi" olarak tanımlanır.

Fatih Sultan Muhammed Han Hazretleri, İstanbul'u fethetmeden günler önce hocası Akşemseddin Hazretleri'nden özel olarak ricada bulunur Ebû Eyyüb El- Ensari Hazretleri'nin mezarının bulunmasını.

Ve fetihten saatler önce bulunur mezar yeri.

İşte o mezar yerine fetihten sonra hemen bir türbe ve cami yapılır.

Bugünkü Eyüp Sultan Camii'nin bulunduğu bölgedir.

Türbenin girişinde "Dua Kapısı" vardır.



Gidenler bilir.

Şu aralar türbe restorasyon nedeniyle ziyaretçiye kapalı olmasına rağmen, Dua Kapısı bölgesinde ziyaretçiler dualar ederler, büyük sahabiyi ziyaret ederler.

Ancak maalesef ki bu büyük sahabinin türbesi civarında son aylarda hiç te hoş olmayan, bırakın bir müslümanı, akıl sahibi bir insanın bile aklının ve mantığının almadığı işler görmekteyiz.

Şöyle ki;

Özellikle mübarek Ramazan ayında türbeyi ziyaret edenler arasında, ziyaretten ziyade türbeyi "dilek kapısı" olarak görenler de mevcut maalesef.




Cami görevlilerin ve duyarlı cemaatin çeşitli sebeplerle ikazlarına rağmen bu "batıl adetler" son sürat devam ediyor.

Aşağıda örneklerini göreceğiniz üzere, türbenin hemen dışında bulunan ve yüzyıllardır "duaların yapıldığı" ve "Dua Kapısı" olarak adlandırılan bölgedeki duvar kağıtlarının üzerine, çeşitli dilek ve istekler "yazılıyor."




Birkaç ay öncesinde, inanın bu duvarda tek bir satır yazacak bir yer bile kalmamıştı ve bütün duvar kağıtları yenilenmişti, türbenin tarihini anlatan, Ebû Eyyüb El-Ensari Hazretleri'nin kim olduğunu anlatan, hizmetlerini anlatan çeşitli anekdotların olduğu bu duvar kağıtları yenilendi.

Yenilenme amacı, yine bu dilek ve isteklerin fütursuz şekilde burada yeralmasıydı.

İnsanımız bir garip.

Allah'a yalvarmak adına duvarlara yazı yazmak yeni bir moda oldu.

Çeşit çeşit istekler, temenniler.

"Falanca kişiyle tanışmamı nasip et, filanca kişiyle evlenmemi nasip et" tarzındaki kişisel isteklerden ziyade, "Allah'ım, inşallah Galatasaray, Real Madrid'i eler" tarzından "toplumsal dileklere" de geçişlerin olduğunu gördük geçmiş dönemde.



Şimdi yine aynı tarz dilekler devam ediyor.

Hem de son sürat.

"Allah'ım falanca kişiyle evlenmeme izin ver, filanca kişilerin arasını düzelt, falanca evi almamı nasip et, filanca işe girmeme yardım et" gibi türbe edep ve adabına aykırı olan, bid'atlarla, hurafelerle dolu bir ziyaret kültürü oluştu maalesef ki toplumumuzda.



Görevlilerden birisiyle dün konuştuğumda bana verdiği cevap karşısında hayrete düştüm.

"Abi biz neleri gördük, gencin birisi yazmış ki, Allah'ım İstanbul'a gelen Justin Tinberlake, inşallah bana konserde hay (merhaba) desin"

Böylesine bir uçuruma doğru gidiyoruz genciyle yaşlısıyla.

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden kurtulmaya vesile olacak bu mübarek ayda, maalesef ki tutulan oruçlar bile amacından sapmış durumda.

"Allah'ın sizin aç kalmanıza ihtiyacı yoktur." şeklindeki Peygamber Efendimiz'in ikazına rağmen yapılan bu yanlış hareketler, maalesef ki gerçekten ziyarete giden insanları da rencide ediyor.


Lütfen bu yanlışlardan vazgeçelim.

Bu yazıları yazanlarla oturup konuştuğunuz zaman, belki kendilerini çok münevver bir mümin olarak tanımlayıp sizlere o şekilde davranmayı telkin edeceklerdir, ediyorlar da. Ama işin aslına baktığımız zaman, İslam'da ölüden medet ummak, türbeden medet ummak gibi bir inanış asla mevcut değildir.

Ancak ve ancak orada yatan zatı, siz istekleriniz ve dualarınıza aracı yapabilirsiniz, referans edebilirsiniz. Onun da bir şekli, adabı ve edebi vardır.

Bu yazının, "suya yazıldığını bile bile" karalama gereği duymamıza rağmen, belki olur da bu satırları okuyanlardan veya çevrelerinde bu tarz yanlışlara düşerek, böylesine kutsal mekanlarda son derece fütursuzca istekleri tuhaf yollarla talep eden kardeşlerimiz varsa, bunlara birer ikaz mahiyetinde olmasıdır amacımız.

Allah'ım bu millete şuur versin diyerek bitirelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder