Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

17 Aralık 2012 Pazartesi

İlklerin kulübü Fenerbahçe'dir, ama bu konuda olmamalı !!



Geçtiğimiz sezon başında alınan ve 2 sezondur uygulanan "deplasmanlara seyirci götürmeme" kararı, son hafta içerisinde yeniden tartışıldı, çözüm arandı.

Eskilerin anlattıklarıyla müsemma olan ve "Dolmabahçe'de iki direk arasında 2 takım" söyleminin çok fazla terennüm edildiği duyulmuştur geçmiş itibariyle.

O vakitler de futbol da farklıydı, futbolcu da..

O vakitler de yöneticiler de farklıydı, tribünler de..

Şimdilerde sizler bunu bekleyemezsiniz, bunun avuntusuyla kendinizi aldatamazsınız.

Şimdilerde devir değişti.

Şimdilerde, deplasmana giden takımı taşlamak var, gece otelde uyutmamak var, nihayetinde sahaya çıktığı vakit ana-avrat düz gitmek var.

Şimdilerde moda bu kısacası.

Gelelim bu deplasmana seyirci götürmeme kararına..

Geçen hafta Fenerbahçe yönetiminin yasağı kaldırtma çabalarına Kulüpler Birliği Vakfı "tam destek" olurken, İl Güvenlik Kurulu ve Galatasaray Yönetimi, özellikle Başkan Ünal Aysal buna şiddetle karşı çıktı.

Gerekçesi de hazırdı:

"Sezon başında alınan karar, sezon içerisinde değiştirilemez, gelin sezon sonu konuşalım"

Eyvallah..

Aldık boyumuzun ölçüsünü oturduk mirim.

Peki buna rağmen maçtan sonra Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanvekili Abdullah Kiğılı ne beyanat veriyor?

"Ligin ikinci yarısında oynanacak olan maça, Galatasaray seyircisini bekliyoruz"

Bu nasıl bir sevecenliktir Sn. Kiğılı?

Sizin babacan birisi olduğunuzu bilmeyen yoktur.

Ama bu kadarı da fazla olmuyor mu?

Evet bizler de taraftar olarak istemiyoruz deplasman yasağının olmasını, bizler de bu konuda sıkıntılıyız.

Ama bu yasağın kaldırılması için ilk müracaatı yapan da yine bizdik, kabul görmedik, kabul etmediler, kapılarını bize kapattılar.

Üstelik te sezonun ortasındaki "sıradan" bir maçta.

Şimdi ligin ikinci yarısındaki maçın önemiyle bu maçın önemi aynı mıdır, bir düşünmek lazım.

Belki de o maç, şampiyonluğu belirleyecek, belki de o maçta stadımızda bilet bulmak haftalar öncesinden imkansız hale gelecek, ek talep istenecek.

Neden kendi avantajımızı rakibimizle paylaşalım veya onlara verelim?

Üstelik te bizi reddeden bir camiaya karşı.

Son 2 sezonun "gizliden" muhatabına karşı bu kadar "dostane" söylemler açıkçası kabul görmeyecektir taraftar nezdinde.

3 Temmuz sürecinde Fenerbahçe'nin küme düşmesi için elinden geleni yapan, UEFA'dan men edilmesi için Lizbon'da, Lyon'da, Brüksel'de sabahlayan bir camianın mensuplarını bizler unutmadık, sizler de unutmayın bizim temsilcimiz olarak.

3 Temmuzcularla barış mı gayeniz yoksa şirin gözükmez mi?

Açıklasanız da bilsek?

Ayrıca neden bütün kararların ilk olarak Fenerbahçe camiasına uygulandığını, Fenerbahçe camiası üzerinde test edildiğini ve her kararda Fenerbahçe'nin "lansman" olarak kullanıldığını da unutmayalım.

Geçmişte hep böyle oldu, yine olmaya devam ediyor.

"Sahaya seyirci girdiğinde saha kapatma cezası gelir" hükmü, daha önce İnönü'de, Bursa'da, Diyarbakır'da ihlal edilirken ilk defa Saraçoğlu'nda uygulandı.

2 metre yakınından  hakeme ana-avrat küfredenler duyulmazken, üstelik te sırtı dönük olmasına rağmen başkasının söylediği söz yüzünden Fenerbahçe futbolcusu ceza aldı ilk defa.

Örnekler çoğaltılabilir.

Kısacası elbette kararla, "ilahi hüküm" değildir, değiştirilebilir.

Ama neden sürekli olarak bu kararların değitirilmesi için Fenerbahçe camiası "kobay" olarak kullanılıyor?

Ve  siz buna neden sürekli müsaade ediyorsunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder