Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

20 Mart 2012 Salı

Geçmişini unutan insan : Ünal Aysal



Buyurmuşlar yine ekselansları;

Hem de ne buyurmak..

Geçmişini unutarak, daha doğrusu o geçmişte yaşanılan olayların vuku bulduğu günlerde fildişi kulelerden şehir manzarası izlemekle meşgul olanlar, şimdilerde "sahaya" indiler..

Göreve geldiği günden bu yana hemen her konuşmasında, özellikle de Fenerbahçe hakkında "dilinin kemiği olmadığını" bir çok defa göstermesine karşın, bazen kendi camiası içerisinde de hedef şaşırtmaktan geriye kalmadı.

Hatırlanacağı gibi ilk önce, "yapay ejderhaların" yaktığı "sun'i ateş" için "üfleyerek sönmez" dedi, sonraları o ateşin aslında, "fanusu olmayan bir kandil" ışığı olduğu çok geçmeden anlaşıldı. Zira malum ateş, hangi taraftan rüzgar estiyse, o tarafa döndü..

Yine bu ülkede yaşayan her vatandaş, 19 Mayıs 2007 günü yaşanan vahşete yakından tanık oldular..



Tam 19 Çevik kuvvet polisinin yaralandığı, 1 çevik kuvvet polisinin ise gözünün kör olduğu o meş'um günde, bilindiği gibi onbinlerce yabancı madde Ali Sami Yen çimlerinde yerini alırken, sahada da, daha 1 hafta önce İzmir'de şampiyonluğunu ilan etmiş Fenerbahçeli futbolculara karşı acımasızca bir linç hareketi başlamıştı. Maç sonu gözlemci raporlarına göre sahaya atılmadık yabancı madde bırakmayan, "şunu da atayım da gönlü kalmasın bari" mantığıyla hareket eden, "şehrin karşı yakası" mensupları, Sn. Aysal'ın ifadesiyle "çok çok medeni" bir toplulukmuş meğer de haberimiz yokmuş..



Kendi statlarında oynanan bir maçta kendi taraftarını "tribünden atmaktan" imtina etmeyen bu grup, yine geçtiğimiz sezon oynanan Galatasaray-Eskişehirspor maçında da yine kendi taraftarlarından olan bir çocuğun ağır şekilde yaralanmasına neden olmuşlardı. Bilindiği gibi bu olaydan sonra Galatasaray A.Ş. aleyhine de aile tarafından tazminat davası açılarak, olayın vahameti hukuk sahnesine taşınmıştı.

Çok çok eskilere gitmemize gerek yok bu grubun "ne kadar da medeni" olduğunu hatırlamak için..



26 Aralık 2010 tarihinde Florya Metin Oktay Tesisleri'nde oynanan Galatasaray-Fenerbahçe U17 Ligi maçında, sahaya giren "medeniler" henüz gözleri renkleri bile ayırt edemeyen 16 yaşındaki bebelere tekme tokat dalara bir güzel "medeniyetten" örnekler sunmuşlardı..



Yine TT Arena Stadı'nın ilk açıldığı maçtan sonra kale arkası tribünleri koltuklarının kırılarak sahaya atılması da aslında bir "medeni gösteriydi." De biz bilmedik, Bay Başkan hatırlattı sağolsun..

Türk futbol kamuoyu maçların her türlüsünü ne garip bir "tesadüftür ki" hep "Şehrin diğer yakasında" gördü..

Mesela "sulu maç" oynanır da "rakısız maç" oynanmaz mı?

Demeyin..

Oynandı bile..



18 Mart 2011 tarihinde TT Arena'da oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçının 90+4. dakikasında kale arkasından Fenerbahçe kalesi önüne atılan "rakı şişesi" aslında o günlerde ne kadar çok "efkarlı olduklarının" da bir işaretiydi de biz anlamamıştık, şimdilerde hatırlıyoruz..

Ve bunları yaşayanlar da yaşatanlar da sağolsun hep aynı grup..

Bizler, bu olayların yaşandığı günlerde ne kadar da garipsemiştik halbuki yaşananları..

Ama nereden bilebilirdik ki bütün bu olaylar, meğer bir "medeniyetin" tezahürüymüş..



Bizlere uzak, ama onların sürekli yaşadığı medeniyetin..

Elbette ki Bay Başkan Aysal, bazı söylemlerinde haklı..



Fenerbahçe taraftarı, kendi taraftarını yakalamak için daha çookkk mesafe katetmek zorunda..

Ama işte yukarıda çok çok kısa örneklemelerde bulunduğumuz şekliyle yaşanan bazı olayları da hatırlayınca, bizler bu isteği düşünmeden şu şekilde cevaplandırıyoruz:

"Aman kalsın."

Sizler, belki geçmişinizi unutmuş olabilirsiniz ancak bizler, balık hafızalı değil, tam tersine fil hafızalıyız..

Asla, ama asla unutmayacağız..

Unutturmayacağız da..

Bütün aymazlıklarınıza rağmen hem de..

1 yorum:

  1. Mahmut'cuğum, tebrik ederim. Nefis bir yazı daha yazmışsın. Ellerine, yüreğine sağlık...
    Cemal Nalga konusunda da, kat etmemiz gereken dünya kadar yol var. Medeniyetlerde, kişisel özgürlükler önemlidir. Kimin hangi formayla oynadığına kimse karışamaz... :))

    YanıtlaSil