Çalakalem

Çalakalem
"Şampiyon" a selam olsun

31 Ocak 2011 Pazartesi

Fenerbahçe : 2 - Trabzonspor : 0 (Spor Toto Süper Lig 19.hafta maçı)



Fenerbahçe, lig başından bu yana en iyi futbolu oynadı bu akşam.

Haftalardır devam eden "tırnak içinde büyük bilge" Şenol Güneş'in, "Kocaman Kocaman" laflar etmesinin etkisinden midir nedir, hafta ortasında Aykut Kocaman'ın, Gençlerbirliği maçı sonrası basın toplantısının sonunda sorulan bir soruya verdiği "İnsan sevdiğine kırılırmış. Artık o şey kalmadı. Herhangi bir kırgınlığım yok. Herkes kendi işini yapıyor. Yapmaya da devam etsin." cevabı, hiç şüphesiz ki bu maçta Fenerbahçe'nin oyununu etkilemiş olmalı.

Solbek Andre Santos, nihayet "Brezilya Milli Takım" futbolcusu olduğunu "ispatladı." Rüştünü ispat etti bir başka manayla. Fenerbahçe'ye geldiğinden bu yana en iyi futbolunu oynadı. Önde o kanatta oynayan Burak Yılmaz'ı, sonra da İbrahima Yattara'yı sahadan sildi attı. Kademelere girdi, hücuma destek verdi, mevkisini kapattı. Kısacası herşeyi yaptı futbol adına.

Stoperler Yobo ve Lugano, ikisi de birbirinden mükemmeldi. Lugano zor pozisyonda golünü atarken, Yobo rakiplerine göz açtırmadı, ilk müdahaleleri tam da yerinde ve zamanındaydı. Sürekli olarak kontrollü oynadı, rakibe tek bir pozisyon bile vermedi.

Orta sahada Selçuk Şahin, maçın ilk 20 dakikasında her yere koştu, bastı, öyle ki çok kısa zamanda 4 defa üst üste çok kritik yerlerde top kaptı, kaptığı topları çok olumlu kullandı, sürekli olarak demarke pozisyondaki arkadaşlarını tercih etti, riske girdi ve yürekli oynadı. Ters toplar attı. Zaten Türkiye'de oyun içerisinde ters topları en iyi kullanan isimlerin başında geliyor Selçuk Şahin. Futbolda ters topların önemi çok büyüktür ve Selçuk ta bu işi çok seviyor, başarıyla da yerine getiriyor. Üstüste iki sarı karttan gördüğü kırmızı kart ise, O'nun şanssızlığıydı.

Emre Belözoğlu, müthişti, muhteşemdi.. Topu ileriye taşımada, geride kullanmada, defansa yardımda, beklerin açıklarını kapamada, rakip defansa baskı yapmada.. Kısacası her yerde Emre Belöozğlu vardı. Bu akşamki galibiyetin mimarlarının başında geliyordu Emre.

Ve tabi ki Alex..

Oyunu rakip sahada tutan, "aklıyla" oynayan, rakip stoperler arasında hava topuna çıkan, Selçuk Şahin'in kırmızı kart görmesinden sonra ise "resmen ön libero" oynayan Alex vardı bu akşam Saraçoğlu'nda.. İkili mücadelelere korkmadan girdi, rakipleriyle dişe diş mücadele etti, müthiş ara pasları attı ve bu takım için ne kadar önemli bir futbolcu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Sol kanatta Dia ise, bu akşamın en bitirici oyuncusuydu. Özellikle ilk yarıda Serkan Balcı ve Colman'ı her pozisyonda paçavra gibi attı, her pozisyonda rakiplerinin başını döndürdü, tozunu yutturdu. Topu olumlu kullanmasının yanısıra, Andre Santos'a da çok yardımda bulundu önceki haftalarının aksine. Defans arkasına yaptığı toplu ve topsuz hareketler, sürekli olarak rakip defansın ayarını bozdu, bu dengesizlikler içerisinde Niang ve Alex'in ustalıkları devreye girdi. İssiar Dia, resmen şov yaptı Saraçoğlu'nda..

Mehmet Topuz'un sürekli olarak artan performansı, çizgiyi her geçen hafta daha iyi kullanmaya başlaması, Türkiye'de yeni bir kanat adamının ortaya çıkmasına neden oluyor. Futboldaki asıl mevkisinin uzağında oynamasına rağmen oldukça başarılı olan Mehmet Topuz, Fenerbahçe'nin ikinci golünden önce yaptığı asistle klasını konuşturdu.

Gökhan Gönül ise Fenerbahçe'nin bu akşam en iyi futbolcusuydu kuşkusuz. Geçtiğimiz hafta Antalya'da yaptığı slalomu, bu akşam devam ettirdi. Defansta yer tutuşu, ileriye top taşıması, Fenerbahçe'yi yüreklendirmesi.. Kısaca Gökhan Gönül gibi "gönül adamları" olduğu müddetçe, Fenerbahçe böylesi maçları çok yaşar ve yaşatır. Hele Fenerbahçe'nin attığı ikinci golden önce yaptığı baskı ve kaptığı topu olumlu kullanarak atağın golle sonuçlanmasını sağlaması, Gökhan Gönül'ün ne kadar "gönülden" oynadığının ispatıydı.

"Kara Tren" döndü gittiği uzak diyarlardan..

Hem de ne dönüş.. Ligin ilk yarısının ilk 9 haftasındaki mükemmel futboluna, Galatasaray maçında Neill'in "gaddar tekmesiyle" bir süre ara vermişti. Ve bu ara, bitmişe benziyor. Yine gözü kara, yine tekmeye kafa uzatan futboluyla, ileride rakip stoperlerle resmen savaşmasıyla, top saklamasıyla, arkadaşlarına pozisyonlar hazırlamasıyla eski Niang'ı izlettirdi bizlere. Umarız devamı gelir..

Kısacası Fenerbahçe için lig artık yeniden başlıyor. Trabzonspor'un iki haftada kaybettiği 5 puan, hiç kuşkusuz ki şu anda Trabzonspor'u resmen ateşin içine attı. Siz bırakın Şenol Güneş'in maçtan sonra "halen lider biziz" açıklamasını. Kendisi de biliyor işin vehametini. Bursaspor'dan ziyade Fenerbahçe tehlikesinin kendisi de farkında. Ve bu farkında olmuşluk konuşturuyordu haftalardır Şenol Güneş'i. "Ters manyel" yapıyordu aklınca. "Tavşana kaç, tazıya tut" diyordu resmen. Hedef şaşırtıyordu adeta. Aykut Kocaman ve Fenerbahçe hakkında söylediklerini "kasıtlı ve bilinçli olarak" gündeme getiriyordu. Hakemler üzerinde baskı kurarak Fenerbahçe maçından önce gelen tehlikeyi bertaraf etmek istiyordu ancak olmadı. Bu haftadan sonra emin olun Fenerbahçe hakkında daha çok şeyler yazılacak, konuşulacak. Yine ve yeniden "çukurlar" kazacaklar, yeni "Bilicaları" gömmek için. Yine ve yeniden dersler verecekler, etiklik adına, futbol adına ve de insanlık adına.. Hem de hiç "aynaya bakmadan."

12 sarı, 3 kırmızı kartla oynayan Bünyamin Gezer'e ne demeli peki?

Bir hakem bu kadar mı pervasız olur pozisyonlar karşısında, bir hakem bu kadar mı kontrolü kaçırır da sonra kartlarla oyunu dengede tutmaya çalışır? İlk yarıda Trabzonspor'un kasti faullerine göz yuman, sertliğe müsaade eden, ancak bunlar tekrarlanınca da karşılıklı gösterdiği kartlarla oyunu dengede tutmaya çalışan Bünyamin Gezer, emin olun ilk pozisyonlarda takdir haklarını "doğrudan yana" kullansaydı maçta bu kadar sarı kart olmazdı. Gösterdiği 3 kırmızı kart ta yerinde ve haklıydı. Ancak diğer pozisyonlarda verdiği kararlar ise bir o kadar yanlıştı. Kısacası bizleri hiç yanıltmadı Bünyamin Gezer..

Şimdi Fenerbahçe'nin önü açık.. Önemli olan Trabzonspor maçında ortaya konan futbolun en az %50 sini oynamak bundan sonraki maçlarda.. Emin olun bu bile Fenerbahçe'yi şampiyon yapmaya yetecektir. Sezon başından bu yana, Trabzonspor maçındaki futbolun en az %50 sini oynayabilseydi eğer, şu anda açık ara liderdi. Önümüzdeki hafta Manisa deplasmanı, en az Trabzonspor maçı kadar önemli, bir o kadar da tehlikeli bir deplasman. Manisaspor'un her geçen hafta artan performansı, deplasmanda alınan Ankaragücü galibiyetiyle kazanılan moral kadar, Fenerbahçe'de Lugano ve Gökhan Gönül'ün eksiklikleri, Fenerbahçe'nin en büyük handikapı olacaktır. Ancak Manisa'da alınacak galibiyet ise, serinin başlangıcı olacaktır.. Sonraki haftalar için daha net fikirler elde edebilmek adına..

Darısı önümüzdeki haftalara..

STAT: Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Bünyamin Gezer, Baki Tuncay Akın, Nihat Mızrak

FENERBAHÇE: Volkan, Gökhan Gönül, Lugano, Yobo, Andre Santos, Mehmet Topuz, Selçuk, Emre Belözoğlu, Alex, (85. Özer) Dia (78. Bekir), Niang (85dk. Semih)
YEDEKLER: Mert Günok, Bekir, Bilica, Stoch, Özer Hurmacı, Gökay, Semih
TEKNİK DİREKTÖR: Aykut Kocaman

TRABZONSPOR: Onur, Cale, Egemen (Glowacki dk. 19), Giray, Serkan, Burak (Tayfun Cora dk. 73), Engin Baytar, Colman (İbrahima Yatara dk. 46), Selçuk İnan, Umut , Jaja
YEDEKLER Tolga, Ferhat, Ceyhun, Alanzinho,
TEKNİK DİREKTÖR: Şenol Güneş

GOLLER: Lugano (dk. 19), Niang (dk. 23)
KIRMIZI KARTLAR: Selçuk Şahin (dk. 65), Glowacki (dk. 70), Tayfun Cora (dk. 90+5)
SARI KARTLAR: Lugano, Gökhan Gönül, Emre Belözoğlu, Volkan (Fenerbahçe), Colman, Burak, Jaja, Cale (Trabzonspor)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder